Fabrika Atık Sularını Arıtarak Çevreyi Koruyoruz
18. yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de buharla çalışan dokuma tezgahlarının bulunuşu ile başlayan sanayi devrimi kısa zamanda Kuzey Avrupa’ya ve sonrasında Kuzey Amerika’ya yayıldı. Başlangıçta demir çelik ve tekstil sektöründe kullanılan buharlı makineler daha sonra birçok sektörde kullanılmaya başlandı. Sanayi fabrikalarının açılması ve çalışan ihtiyacının doğmasıyla kırsaldan kente göç hızlanmış oldu. Yıllar geçtikçe artan nüfus ve fabrikaların şehir merkezlerinde kalmasıyla beraber çevre sorunları ortaya çıkmaya başladı. Çevre sorunlarından başlıcaları; alt yapı eksiklikleri ve fabrika atıklarının doğaya arıtılmaksızın deşarj edilmesidir. 19. yüzyılın başlarında buharlı makinelerin yerini petrol, doğalgaz gibi yenilenemeyen enerji kaynakları aldı.
Yenilenebilir Enerji ve Yenilenemez Enerji Nedir?
Sürdürülebilirliği mümkün ve tükenmeyen enerji kaynaklarına yenilenebilir enerji denir. Yenilenemez enerji, hayvan ve bitki fosillerinin yer altında yıllar süren kimyasal tepkimeleri sonucu ortaya çıkan ve tekrar kullanılamayan enerji kaynaklarına denir.
Fabrika yakınlarında yaşayan insanların nehir, dere ve kanalizasyonlardan gelen hava ve su kaynaklı olarak çeşitli hastalıkları ortaya çıkmaya başlamıştır. Gelişen teknoloji ve artan sağlık sorunlarıyla bilinçlenmeye başlayan insanlar ile devlet, şehirlerin içerisinde kalan fabrikaları şehir dışına yönlendirmeye ve başta ağır sanayi atıkları olmak üzere fabrika atıklarını arıtarak kanalizasyonlara deşarj etmeleri için yönetmelikler, yasalar çıkarmaya başladı.
Günümüzde hala daha bazı fabrikaların atıklarını hiçbir arıtma ve dezenfekte işleminden geçirmeden deşarj etmesi ile petrol, kömür gibi toksit madde barındıran zehirli atıklar, nehirlere, derelere, kanalizasyonlara sıcak halde deşarj edilmektedir. Bu durum toprak ve su dengesinin bozulmasına, nehir ve derelerde yaşayan canlıların zarar görmesine neden olmaktadır.